Bu Bir Sunum Değildir.

“Bu Bir Sunum Değildir.” mikro bir dayanışma yöntemi olan ve genelde kadınlar arasında gerçekleştirilen “Altın Günü” mantığından esinlenmiş bir ekonomik model ile işleyen okuma, sunum ve tartışma programıdır.

Neden?

Güncel sanat dünyasında son zamanların trend konusu “örgütlenmek”. Sendika mı, dernek mi? Nerede, nasıl, amaç ne olacak, kim yönetecek, birisini mi seçmemiz gerekiyor? Sanat emekçilerini nasıl temsil etmeli? Üretimlerimizi nasıl kontrol edebiliriz? Nasıl devrim yapmalı? Doğru ve iyi devrim hangisi? “Politik sanat” artık en meşru, ana akım sanat olduysa, makamından sağa, sola veriştirip, mektuplara ve bildirilere imzasını sıralarken, bizzat özel sektör kurumları ve piyasa tarafından talep ediliyorsa nasıl “politik” kalmaya devam edeceğiz? Uzatılmış ve uzayan krizlerimize derman yeni bir örgüt, sendika, birlik, dernek olmasın?

Çıkmaz sokakların kendine has bir çekiciliği var. (Hatta bazen gişe memurları bile olur, laf aramızda!)

Hazır bir yere gitmiyorken, bu tartışmaya bir katkıda bulunalım diye yola çıktık. Hem eyleyerek tartışmak hem de tartışarak eylemek için harekete geçelim. Dünyayı değiştirecek büyük örgütü beklemeden, hemen, şimdi, burada kendimizi, var olma, ilişkilenme ve üretim biçimimizi değiştirelim. Bunun için düzenin yıkılıp, yeniden kurulmasına ya da hepimizin yoklama aldıracağı bir yapılanmayı beklememize gerek yok. Ne kendi bankamızı kurmamız, ne kendi paramızı basmamız, ne başka bir kurum, ne başka bir bayrak, ne de başka bir flama…

Büyük şifayı ve şifacılarını beklemeden bir deneye girişelim.

Nasıl mı?

“Altın Günü”

Toplumda “Altın Günü” olarak bilinen dayanışma yöntemi, merkezi/aracısı olmayan, karşılıklı güvene dayanan, dağıtık özneli, faizin söz konusu olmadığı bir kredi sistemidir. Arkadaşlar arasında gerçekleştirilen bu dayanışma eyleminde, her hafta bir kişinin evinde toplanılır ve katılımcılar ev sahibine altın verirler. Ev sahibi de, ev sahipliğini göstererek arkadaşlarını leziz börek ve pastalara boğar. Toplanan miktar/altın her “Altın Günü”nde el değiştirerek gruptaki bütün katılımcıları dolaşır. Katılımcı elinde biriken sermayeyi, belirli bir zaman dilimine yayılan taksitler şeklinde grubun diğer üyelerine dağıtarak geri öder. Ya da belirli aralıklarla, farklı kişilere ödediği miktarı, toplu bir şekilde geri alır. Bu döngü istenirse sonsuzcasına devam edebilir. Katılımcıların sayısı ne kadar artarsa, bir seferde toplanan miktar ve taksitlerin yayıldığı zaman, yani bir turun tamamlanma süresi o kadar artar.

“Altın Günü”, ütopik bir armağan ekonomisi modeli değildir. Şimdi, burada, bu sistemin içinde gerçekleşir, fakat tam anlamıyla başka bir ekonomik işleyiştir. Son derece pratik, uygulaması kolay, yatay işleyen, özneliği dağıtan bir modeldir. Bir merkez para toplamaz ve bir merkezde toplanan para kişilere dağıtılmaz. Kişi bir merkeze karşı sorumlu değildir ve sadece bir merkezle ilişkilenmez. Katılımcılara/arkadaşlarına karşı dağıtık ve eşit bir biçimde sorumludur. Aynı şekilde bütün katılımcılar da bir kişiye karşı sorumlulardır. Amaç, bir kişinin normalde sahip olamayacağı büyüklükte bir birikime, sorumluluğu bütün katılımcılara dağıtarak, faizsiz, bedelsiz, ücretsiz, dosya masrafsız sahip olmasıdır. Belirli bir tarihte aldığınız parayı üzerine eklenen faizle ve dosya masraflarıyla bir aracıya (banka, tefeci vs.) geri ödemeniz gerekmez ya da aynı şekilde belirli bir zaman diliminde ödediğiniz taksitleri faizi ile ama yine dosya masraflarını, hesap işletim ücretini, komisyonu ödeyerek ve muhtemelen sizin birikiminiz üzerinden sizden daha fazla kar eden bir aracıdan geri almanız söz konusu değildir. “Altın Günü”, faizi ve formel/enformel aracı kurumları aradan çıkartması sebebiyle kapitalist-olmayan bir ekonomik model olarak adlandırılabilir.

Biz ne yapıyoruz?

En iyi bildiğimiz şeyi! Börekler ve pastalar yerine sanat, ekonomi, emek ve prekarite kavramları çerçevesinde bir okuma, sunum ve tartışma programı hazırladık. (Elbette sunumun yanında mercimek köftesi de olursa ne ala!) Birbirine güne giden yedi kişiyiz: Ezgi Bakçay, Burak Delier, Elif Demirkaya, Elmas Deniz, Süreyyya Evren, İnci Furni ve İskender Özturanlı.

18 Mayıs pazar gününden başlayarak Maçka Demokrasi Parkı’nda öğleden sonra saat 3’te sıra ile sunumlar gerçekleştireceğiz. Sunumlar 18 Mayıs-29 Haziran arası yedi hafta sürecek.

Kumbara

Masa ustu_3

Dolaşan bir kumbaramız var. Sunumu gerçekleştiren, grubun diğer üyelerinden 100’er lira alıyor, böylece sunum sonrası bir kişide -ilerleyen haftalarda diğer sunum yapanlara bölüştürmek üzere- 600TL. toplanmış oluyor. Sunum sırasında para bu kumbarada birikecek ve kumbara o hafta sunumu gerçekleştiren kişide kalacak. Bir sonraki hafta kumbara, sıradaki sunumu gerçekleştirecek kişiye geçecek.

“Benim de çorbada tuzum olsun” diyorsanız.

Sunumlar katılıma ve katkıya açıktır. Günün geliri tümüyle sunumu gerçekleştiren kişiye kalacaktır.

Yorum bırakın